Amerika'nın Gerçek Yüzü
  Soros
 

Yahudi kökenli Soros CFR’nin de hizmetinde

Amerika’nın dış politikasına yön veren CFR örgütü, dış ülkelerde gerçekleştirdiği operasyonlarda dünyaca ünlü finans spekülatörü Soros’dan da faydalanıyor.

 

ABD’de Yahudi finansörlerin politik bir kurumu olan CFR’nin başını çektiği düşünce kuruluşları, CIA’nın bugüne kadar dünyanın dörtbir yanında gerçekleştirdiği gizli operasyonları, kansız hallediyor. ABD, hedefteki ülkede istediği sonucu alabilmek için özellikle kitle iletişim araçlarını çok iyi kullanıyor; çeşitli burslar, ödüller ve fonlarla ülkedeki kanaat önderlerini etkisi altına alıyor. Öncelikle beyinlerde iktidar kurmak isteyen ABD, yarattığı yeni tipleri ve yeni liderleri iktidara taşımanın yollarını arıyor. Ancak bunun için ülkenin iç dinamikleriyle de sürekli oynanması gerekiyor. İşte bu aşamada, CFR gibi örgütler sahneye çıkıyor. Amerika’yı emperyalist yapmak için uğraşanların başında ne ilginçtir hep Yahudiler geliyor. Nitekim, topluma yönelik olarak yürütülen medya propagandası da bunların eliyle yürütülmüştü.  CFR, medya denetimli bir “demokratik totaliter” toplum yaratma projesinin ilk ve asıl uygulayıcısıdı. Sözde düşünce kuruluşu CFR (Dış İlişkiler Konseyi), 21 Temmuz 1921’de New York’ta kuruldu. Kuruluşunda yahudi kökenli Walter Lippmann’ın önemli rolü oldu. CFR,  diğer “Gizli Dünya Devleti” organları gibi son derece gizli çalışmaktadır.

Gizli dünya devleti
Ancak yönlendirme amaçlı faaliyetlerini dışa yansıtmakta ve bu yansıtma ile açıktan çalıştığı intibaı vermeye gayret etmektedir. CFR’nin bugün finans, iletişim, akademi, istihbarat, teknoloji alanlarında en etkin konumlarda bulunan 3500 civarında üyesinin olduğu sanılmaktadır. Özellikle Amerika’daki istihbarat örgütleri üzerinde etkilidir. “Gizli Dünya Devleti” nde önemli etkinliği olan yahudi kökenli Rockefeller ailesinin bir ferdi olan David Rockefeller, CFR’nin onursal başkanı olarak kabul edilmektedir. Soros Vakfı vasıtasıyla dünya ülkelerinin geleceği için Gizli Dünya Devleti’ne hizmet edecek yöneticiler yetiştirmeye çalışan Yahudi kökenli George Soros ABD’nin CFR üyesi ünlülerinin başında gelir.

 

Başbakan Erdoğan’ın da uğrak yeri
CFR’nin açılımını artık herkes çok iyi biliyor: “Consil of Foregin Relations. Yahudilerin ABD’deki en etkin düşünce kuruluşu. Yabancı devlet başkanları, başbakanlar önce burada görücüye çıkar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD’deki ilk yurtdışı etkinliği CFR’de konuşmak olmuştu. Erdoğan, son CFR ziyaretinde, Büyük Orta Doğu Projesi’nin mimarlarından Yahudi kökenli Richard Holbrooke ile birlikte medyanın karşısına çıkmıştı.

 

Fener Rum Kilisesi
Lozan’ın tasfiyesi için piyon
ABD, hukuki ve siyasi konumu Lozan Antlaşması’yla kaldırılan kilisenin papazı Bartholomeos’un ‘ekümenik’ olduğunda ısrar ediyor.

 

Fitne yuvası Fener Rum Kilisesi’ni azınlık hakları bahanesiyle maşa olarak kullanan ABD, bugüne kadar tanımadığı Lozan Antlaşması’nı tasfiye edebilmek için her türlü yola başvuruyor. Bu antlaşma ile patriklerin tüm ayrıcalıkları kaldırılırken, patriklerin de Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunmaları koşulu getirildi. Rum Ortodoks Kilisesi’nin etkinlik alanı da sadece dini konularla sınırlandırıldı. Papaz Bartholomeos’un, ABD ve AB’den aldığı destekle ‘ekümenlik’ iddiasını yargı kararlarına rağmen sürdürmesi, dış güçlerin piyonu olduğunu gösteriyor. Yargıtay, tamamen Türk hukukuna tabi olan Patrikhane’nin ekümenik olduğu iddiasının yasal dayanağı bulunmadığına karar vermişti.

Psikolojik savaş
Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiyesine yönelik okyanus ötesinden ve Batı’dan kurgulanan senaryoları deşifre edenlerden biri de İzmir Barosu Başkanı Nevzat Erdemir oldu. Türkiye’ye yönelik sürdürülen psikolojik savaşı anlatan Nevzat Erdemir, Türkiye’de başlatılan projenin mutfağında da yine tanıdık bir isme dikkat çekti. Anadolu’da İslam ve Türk kültürünün altının oyulduğunu, Anadolu’dan Türk mührünü silme çalışmalarının yapıldığını belirten Erdemir, ABD Kongresi’nin “Türkiye’de Din Özgürlüğü” ve “İnsan Hakları” ile ilgili olarak hazırlattığı 1990,1999 ve 2000 tarihli raporlara dikkat çekerek, bu raporlarda Türkiye’yi parçalamaya yönelik senaryoların madde madde dile getirildiğini belirtti. Türkiye’de bir eylem planı yürütüldüğünü ve öncelikle uluslaşma sürecinin en önemli ilkesi olan laikliğin ortadan kaldırılmaya çalışıldığını belirten Erdemir, şunları kaydetti: “Siyonist Yahudileri, Siyonist Hıristiyanların, küreselci emperyalistlerin ve CIA Ortadoğu görevlilerinin 60 yıldır Türkiye’ye dayattığı ‘Osmanlı’ya dönün, İslam’ın önderi olun’ savı, yerli taşeronlar eliyle Türkiye’de uygulanıyor.” Avukat Erdemir, ABD’nin, Türkiye’yi akıl ve bilim eksenine dayalı ulus devletten, teokratik ilkelere dayalı devlete evriltmeyi amaçladığını vurguladı. Erdemir’e göre, bu süreçte önce devlet yapısı federatif yapıya dönüştürülecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yasallığı tartışmalı duruma sokulacak, din özgürlüğü görüntüsü altında Lozan’ın geçersizliği savunulacaktır. En büyük hedef, Cumhuriyet devletinin kuruluş aşamasında kabul edilen yasaların ortadan kaldırılmasıdır. Fener Rum Kilisesi’nin tüzel kişiliğe kavuşturulması, ekümeniklik istekleri, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması, misyonerliğin etkinlerini serbest bırakılması ve yeni azınlıklar yaratma istekleri, hep bu ABD kongre komisyonu raporunda dile getirilen başlıkların uygulama safhalarıdır. Raporda Türkiye’deki anlaşmazlıkların kaynağı olarak ’laiklik’ ilkesi gösterilmektedir.

 

ABD demokrasisi
gizli totaliterizm
ABD’li ünlü muhalif düşünür Noam Chomsky, ülkesinde yürürlükte olan sistemin bildiğimiz demokrasi tanımından çok farklı bir “demokrasi” olduğunu anlatıyor. Chomsky’e göre, sözkonusu sistem, gerçekte gizli ve görünmez bir totaliterizmdir. Çünkü sistem, arkasına halkın rızasını alarak işlemektedir, ancak bu “rıza” yı toplumsal beyin yıkama araçları yoluyla kendisi oluşturmaktadır. Chomsky, Türkçeye çevrilen “Medya Denetimi” adlı kitabında, Amerika’daki görünmez totaliterizmin, (Buna demokratik totaliterizm de denebilir) nasıl işlediğine ilişkin çarpıcı örnekler verir. Bu örnekler gösteriyor ki, ABD’yi yönetenler, bir konuda karar verdiklerinde, örneğin bir dış müdahale istediklerinde, medyanın karşı konulmaz büyüsünü kullanarak önce halkı bu konuda hazırlamaktadırlar. Amerika’nın saldırmak istediği hedef (Saddam, Noriega, İslami gruplar, Sandinistalar vs.) önce halkın gözünde birer “şeytan” a dönüştürülür. Bunu yapabilmek için medya aracılığıyla görünür propagandalar ya da bazen görünmez psikolojik bilinçaltı telkinleri yapılır. Sonuçta halka, yabancı bir ülkeyi işgal edip insanlarını öldüren Amerikan askerlerini alkışlamaktan başka bir görev kalmaz.

Chomsky, CFR’nin kurucusu, kendisi gibi Yahudi olan Walter Lippmann’ın, Amerika’da 20. yüzyılın başlarında uygulamaya konan “medya aracılığıyla sosyal kontrol sağlama” yönteminin en başka gelen savunucusu olduğuna dikkat çekiyor. Chomsky’nin “Amerikan gazetecilerinin en kıdemlisi” olarak tanımladığı Lippmann, yine onun ifadesiyle “rızanın üretilmesi, yani yeni propaganda teknikleri ile halkın istemediği şeyleri onaylamasını sağlama” teorisini geliştirmişti. Özellikle ülkesinin dış politikasına yönelttiği sert eleştirilerle tanınan ABD’li muhalif Chomsky, ABD’nin Türkiye’ye AB konusunda destek vererek Irak’taki savaşa katılması için rüşvet verdiğini da söylemişti. ‘ABD’nin daima, sert, baskıcı, zalim rejimleri desteklediğini’ vurgulayan Chomsky, ‘ABD’nin Türkiye’yi diğer Müslüman ülkelere model olarak gördüğü’ tezinin de yanlış olduğunun altını çizmişti.

 

CFR Astor ilişkisi
CFR’ler II. Dünya Harbi’nden sonra kuruldular. Finansörü Yahudi banker Rotschild, taşeronu ise, Yuvarlak Masa grubunun da kurucusu, aynı zamanda Filistin’i Yahudilere veren Balfour deklarasyonunun yazarı, Siyonist Lord Milner’di. Güney Afrika’da, Rodezya’da elmas ve altın yatakları keşfedilince Boerlere soykırım vari bir savaş başlatan da bu Lord Milner’dir. Hepsini Rotschild adına yapıyordu.

“Milner’in kurmuş olduğu Yuvarlak Masa, Paris Barış Konferansı’nda İngiltere ve Amerika’nın ekonomik ve dış politikasında bir numaralı belirleyici faktör durumuna gelecek olan RIIA ve CFR’ye dönüştü.

RIIA Konseyi’nin başında bulunan Yahudi Astor ailesinin büyükbabası J. Jakop Astor ise 1816’dan itibaren İngiliz Doğu Hindistan Şirketi ile uyuşturucu ticaretine giren ilk Amerikalıydı. Görüldüğü gibi RIIA’nın ve CFR’nin ardında başta Rothchild olmak üzere Yahudi finansörler vardı. Bu örgütün oluşumunda en büyük rolü oynayan Rotschild’in, o yıllarda siyasi Siyonizm hareketinin de en önemli destekçisi olduğunu düşünürsek, RIIA ve CFR’yi de bu hareketin asıl hedefine, yani Mesih planına uygun olarak tasarladığını görmek pek zor olmaz. 

 
 
  Bugün 9 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol