Amerika'nın Gerçek Yüzü
  Federalizm oyunu
 

Federalizm oyunu

Osman Baydemir petrolümüzden pay istemişti

 

Ulus devlet anlayışına dayalı bir yapıyı kesinlikle reddeden ABD menşeli NGO destekli siyasal oluşumlar, Türkiye'de federatif bir yapıyı savunmaktan hiçbir zaman çekinmiyor

 

ABD çift kutuplu dünyadan, tek kutuplu dünyaya geçişte küreselleşme ile birlikte kendi kültürel kodlarını da dünyaya kabul ettirmişti. Bu kültürel kodları dünyaya yayacak araçlar da bellidir: NGO'lar. Hükümet dışı kuruluşlar olarak bilinen NGO'lar, tüm dünyaya sivil toplum örgütleri olarak lanse edilmişti. 12 Eylül sonrası başlayan liberalizasyon süreci, ABD destekli ve NGO araçlı popüler kültür operasyonuyla desteklenirken, aynı zamanda 'ademi-merkeziyet' kavramı Türkiye'nin gündemine girmişti.

Hedefi ulus devlet

NGO'lar ulus devlet anlayışına dayalı bir yapıyı kabul etmediği gibi, böyle bir yapının içerisinde barınması da mümkün değildi. Bu nedenle NGO'ların birinci hedefi ulus devlet yapısıdır. Ancak bunun önünde bir engel vardır: Türk Milleti. Devletine ve memleketine, uğrunda ölecek kadar bağımlı, şehit olunca 'vatan sağolsun' diyecek kadar mağrur bu millet, NGO'ların şekillendirmeye çalıştığı toplum yapısına uygun değildi. NGO'lara göre, Türkiye'nin 'devletsizleştirilmesi' operasyonu için, sadece yıkma üzerine odaklanmış veya yıkılana ses çıkartmayacak bir halkın altyapısı oluşturulmalıydı.

Anarşistler sahnede

Yıkma noktasında 'anarşistler' ortaya çıkar. Sol içinde dahi kabul görmeyen, bu kesimin felsefesi 'Hedef hiçbir şey, hareket her şeydir'. Sosyal demokrat düşünür Bernstein'ın bu sözü, sosyal demokratlar tarafından 'değişim nedeniyle yerinde duramamak' olarak açıklansa da NGO'ların istediği ve 'hedefsizliği' kabul eden bir toplum için felsefe haline getirilmeye çalışıldı. Bu söze en uygun eylem karakteri de anarşistlerde vardı. Kendini farklı fraksiyonlarda tanımlayan, ancak eylem karakteri itibariyle anarşizme yatkın olan kişilerin öncülük ettiği bazı NGO'lar veya NGO'laşan kitle örgütleri, sokakları kargaşa alanına çevirdi. Önceleri yüzbinlerce insanı sokağa dökebilen ancak, git gide temsil ettiği kitlelerin talebi dışında söylemler geliştiren bazı sendikalar, bugün 1500-2000 kişiyle eylemler yapmaya başladı. Onlara göre, küresel diktatörlerin de saldırdığı vatanseverler, 'faşist, diktatör, halk düşmanı'dır. Onlara göre, Irak'tan gelen bölücü teröre karşı Türkiye müdahale hakkını kullanırsa 'işgalci', ama tarihin gördüğü belki de en eli kanlı feodal beylerden olan Barzani ise'bağımsızlık savaşçısı'dır.

 


ABD küresel emperyalizminin farklılıklar üzerine kurulu yapısı, bu farklılıkları kendi küresel değerleriyle doldurarak yeni bir idari ve yönetim biçim ortaya koymuştu. Avrupa Birliği’nden cesaret alan DTP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde üretilen petrollerden pay isteme cüretinde bulunmuştu. Baydemir’in, 19 Ekim 2006 tarihinde Avrupa Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada, 'Petrolden sağlanan gelirin bir bölümünü' talep etmesi, kamuoyunda geniş yankı bulmuştu. Sonuçta kültürel farklılıklar üzerine kurulu kültürel anlayış ve bu kültürel anlayışın küresel değerlerle süslenmiş popüler kültür değerleri, milli değerleri ortadan kaldırırken, toplumu atomize ederek birbirinden habersiz kitlelerin varlığını ortaya çıkarmaya çalıştı.

Yıldırım açıkladı

Türkiye'nin sosyal, kültürel, siyasal bütün değerlerini alt üst etmeyi hedefleyen bu oluşumların sorgulanması Türkiye'nin ulus devlet bütünlüğü açısından da kaçınılmazdı. ABD'nin masum görünen yaşam biçimi operasyonunun siyasal sonuçlarını, Mustafa Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağı isimli kitabında, Turgut Özal'ın Başbakanlığı döneminde, İçişleri eski Bakanı Abdülkadir Aksu'nun kendi ağzından yaptığı şu açıklama ile özetliyor:

Yönetici seçilecek

'Olursa her ilde bir yönetici olacak, o da seçimle gelecek. Şu an da atanmış vali ve seçilmiş belediye başkanı birlikte olmayacak. Bu konu da partide araştırma ve geliştirme bölümü çalışıyor. (…) En iddialı projelerimizden biri de, her il ve ilçelerde bir nevi, 'yerel parlamento' alarak adlandırılabilecek çalışma sistemi kurmak.'

 

Kardeşim Özal arıyor
Topluma karşı uygulanan psikolojik harp tekniklerinin önde gelen aracı olan televizyonla ABD'nin güç gösterileri naklen izletildi. 12 Eylül sonrası toplumu atomlarına kadar bölmeyi amaçlayanların kullandığı bir başka öğe de televizyon. Televizyon beyin iğfal şebekesinin en önemli silahı. Topluma karşı uygulanan psikolojik harp tekniklerinin önde gelen aracı. Televizyon sayesinde kitleler tek bir fikir etrafında toplanabiliyor. Ama nasıl? Tek kanallı dönemde, Amerikan'ın Türk toplumuna dayattığı, kovboy filmleri Çok değil bundan 10-15 yıl önce Türkiye ve tüm dün
ya televizyondan canlı yayın savaş izledi. Birinci Körfez Harekatı'nda füzeler canlı olarak havada uçuştu. Bu ABD'nin tüm dünya üzerinde bir güç gösterisinin parçasıydı. Elbette ki bu güç gösterisi Türkiye üzerinde de etkili oldu. Dönemin ABD Başkanı Baba Bush'un canlı yayında açıklama yaparken 'Türkiye'den dostum Turgut Özal arıyor' açıklamasını yapması, Türkiye'nin önemli bir ülke olmasının sadece popüler bir göstergesiydi, ama çok büyük bir gösterge olarak algılanmasının önüne geçilemedi. Türkiye'de beyinleri ABD işgal ediyordu.

 

Erdoğan’ı da davet etmişlerdi
Ulus devletlerin popüler kültür kodlarıyla yok edilmesi temel amaçlarından biri olan NGO’lar, dünyanın dörtbir yanındaki siyasetçilerle de yakınlan ilgiliydi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bir ABD ziyareti sırasında kendisini davet Dış İlişkiler Konseyi’nin davetini kırmayarak bir konuşma yapmıştı.

 


Amerika finanse ediyor
NGO'ların can damarı olan ekonomik kaynaklarının geldiği merkezin ABD olması, bu operasyonun kim tarafından yönetildiğini ise çok iyi kanıtlamaktaydı. 12 Eylül sonrasının ürünü NGO'lar öncelikli olarak bir ülkeye girdiklerinde o ülkelerin farklılıklarını ön plana çıkarmakta ardından bu farklılıklar temelinde, ademi-merkeziyetçilik temelinde 'yerinden yönetim'i gündeme getirmektediydi. Bunun adı, 'Bir ülkenin bütünlüğü içerisinde kaynaklarını değerlendirip, kendi kararlarını kendisi vermesi sürecini değil, farklı yapıların çok sesliliği ile küresel güç odaklarına eklemlenmesi, ulus devletlerin federasyon olarak yeniden yapılandırılması'dır.  

 

Milliyetçiliğe düşman
NGO'ların sivilleşme, ademi-merkeziyet gibi kavramlarına baktığımızda öncelikli olarak karşımıza çıkan sonuç, milliyetçiliğin ortadan kaldırılmasıydı. Milliyetçilik ve merkezi devlet kavramlarını her fırsatta yıpratmayı kendisine hedef olarak seçen NGO'lar, özellikle ABD'den büyük destek alıyor. Bunun sonucunda Türkiye'yi hem idari, hem siyasal, hem de kültürel olarak bir bütün halinde dönüşüme uğratmak istemektedi. NGO'lar popüler kültürü kendilerine destek almak koşuluyla, toplumsal değer yargılarını hedef alan politik söylemleriyle, Türkiye'nin bütünlüğünü hedef alan, bunun için de özellikle ABD'den destek gören kuruluşlar olarak karşımıza çıkmakta.

 


Evren de eyaleti savunmuştu
12 Eylül'ün ardından popüler kültür atağı, NGO'ların faaliyetleri ve bunun sonucunda özellikle gençlik üzerinde milli hassasiyetlerin yok edilmesi bir bütün içerisinde düşünülürse anlam kazanıyordu. Bunun sonucunda NGO destekli, siyasal oluşumlar Türkiye'den federatif yapıyı talep etmektedi. 12 Eylül'ün mimarı 7'inci Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in '12 Eylül sonrasında Türkiye'nin eyaletlere bölünmesi yönünde çalışma yürüttükleri' itirafı da ilginçti. Evren, Sabah Gazetesi'nde yayınlanan röportajında, şunları söylemişti: 'DTP, Meclis'e girmeli. Bu ortamı yumuşatır. Meclis'e komünist olan da sağcı olan da İslamcı olan da giriyor. Bu da gelsin girsin. Meclis'e gidemeyecekse neden parti kuruluyor. Diyorlar ki 'Kürtler bağımsızlığını ilan eder. Edemez! Kürtlere kardeş muamelesi yapmalıyız. Kaç senesi var bilmiyorum ama Türkiye ileride eyalet sistemine geçebilir. ' Daha sonra, bir başka gazeteye beyanat veren Evren, bu eyaletleri 'Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon' olarak sıralamıştı. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı'nın sözleri nedeniyle hakkında inceleme başlatması nedeniyle Kenan Evren, eyalet sistemi değil, 'Bölge valiliği' sistemini önerdiğini söylemek zorunda kalmıştı.

 

 
  Bugün 1 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol