'Amerikalı it evine git'
ABD’nin ünlü 6. Filosu, 1968 yılında İstanbul’a demir atarken, üniversiteli gençliğin dilinde bu slogan yankılanıyordu.
Türk Bayrağı’nı yırtan, sokaklarda kızlarımızı taciz eden ABD askerleri karga-tulumba denize atılınca, İstanbul’a geldiklerine pişman olmuştu.
Kıbrıs sorununda ABD’nin tutumu, Vietnam Savaşı, Ortadoğu’da ABD’nin İsrail yanlısı tavrı ve İsrail-Arap savaşı, 1960’lı yılların gençliğini Amerikan karşıtı bir tavır almaya sevk etti. İşte böyle bir ortamda ABD’nin Akdeniz’deki gücü 6. Filo Türkiye’ye davet edilmişti. Uzun süre karadan ve kadınlardan uzak kalan Coni’leri taşıyan 6. Filo’nun ziyareti, ülkede büyük infial yarattı. ABD askerleri, gençliğin hedeflerinden biri oldu. Aslında bize hiç yabancı değildi bu filo. Kıbrıs’taki soydaşlarımıza yardım için giden Türk gemilerinin önünü keserek harekatı engellemeye çalışan 6. Filo’ydu. İşte tüm bu acı gerçeklere rağmen, 15 Temmuz 1968 tarihinde 6. Filo’ya bağlı bir uçak gemisi, 5 destroyer Dolmabahçe’ye demirliyordu. Ancak, ABD askerleri, beklemedikleri bir tepkiyle karşılaşıyor ve Türk topraklarına ayak bastıklarına pişman oluyordu.
Katran döktüler
İlk önce öğleye doğru ellerinde Türk Bayrakları taşıyan bir grup genç Dolmabahçe’ye kadar gelmiş; tepkilerini göstermek için Türk Bayrağı’nı yarıya kadar göndere çekmişti. Fakat bu yalnızca başlangıçtı. Bir pavyonda 150 kuruş için hesaba itiraz eden 3 Amerikan eri dışarı çıktıklarında üzerlerine boya ve katran atılmıştı.. Bu tüm İstanbul’da böyleydi. Amerikalılar, görüldükleri her yerde başta üniversiteli gençlik olmak üzere toplumun her kesimi tarafından protesto edilmekte, bindikleri araçların camları kırılmaktaydı. Amerikan askerlerine karşı girişilen eylemler. 1967-1969 yılları arasında özellikle eğlence yerlerinin ve genelevlerin bulunduğu Beyoğlu’nda Amerikan askerlerinin başlarından keplerini kapmak, üstlerine kırmızı boya atmak, üniformalarını jiletlemek, ya da kıstırıp hırpalamakla başlayan antiemperyalist eylemler askerlerin denize atılmasına kadar varmıştı. Bunun üzerine Coniler, soluğu savcılıkta almak zorunda kalmıştı.
Polislerimiz topladı
İstanbul, İzmir, Trabzon’da şiddetlenen 6. Filo karşıtı eylemler, 1968 Temmuzunda zirveye tırmanır. Bunda ABD askerlerinin, Türk bayrağını yırtmaları ve Türk kızlarını taciz etmelerinin büyük etkisi olur. 17 Temmuz akşamı da İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri, Gümüşsuyu’nda Amerikan askerlerinin yatmakta olduğu oteli basar. İstedikleri tek bir şey vardır: Bu topraklardan Amerikan askerlerinin defolup gitmeleri. Amerikalılar şaşkınlık içindedirler. ABD ve emperyalizm karşıtı gençliğin protesto yürüyüşleri, artık tüm İstanbul’u sarmıştı. “Amerikalı it, evine git”, “Bağımsız Türkiye” sesleri artık 7’den 70’e herkesin kulaklarında yankılanmaktaydı. Amerikan askerlerini İstanbul sokaklarından Türk polisi toplamak zorunda kalmıştı. Temmuz ayında, İstanbul’da sürekli protesto edilen ve tartaklanan ABD askerlerinin korunması için, dönemin İçişleri Bakanı Faruk Sükan, emniyet teşkilatına kesin talimat vermişti. Polis, o akşam verilen emre uyarak İTÜ yurdunu basar. Protesto gösterilerine katılan öğrencilerden İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Vedat Demircioğlu, yurdun penceresinden düserek ağır yaralanır. Demircioğlu, hemen Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne kaldırılır.
Halk destek verdi
Ancak, 24 Temmuz 1968 Çarsamba günü hayatını kaybeder. Arkadaşlarını kaybeden öğrenciler, protesto gösterilerini yoğunlaştırır. Taksim’den yüzlerce genç, Dolmabahçe’ye doğru yürüyüşe geçer. “İstanbul Amerikan genelevi, Türk kızları Amerikan cariyesi” olamaz diyen gençlerin etrafında kısa sürede halktan ve esnaftan binlerce kişi toplanır. Yakalanan tüm ABD askerleri denize atılır.
‘İhtiyaç molası’ veren Conileri denize döktük
Uzun süredir karadan ve kadınlardan uzak kalan Amerikalı Coni’lerin “ihtiyaç molası” için İstanbul’a demir atan 6. Filo, Türkiye’yi ayağa kaldırmıştı. Üniversite gençliğinin başını çektiği göstericiler, Coni’lerin defolup gitmesi için sokağa dökülürken, İstanbul alışılagelmemiş
eylemlere tanıklık ediyordu. Beyaz badanalı, temizlenmiş genelevlere gitmek için Dolmabahçe’ye çıkan ABD askerleri beklemedikleri bir tepkiyle karşılaşmıt. Kafalarında golf sopaları kırılan ABD askerleri, emperyalizm karşıtı gençler tarafından denize atılmıştı.
6. Filo, sağ-sol çatışmalarını tetiklemişti
1968 yılında 6. Filo’nun Türkiye’ye yaptığı ziyaret, üniversite öğrencileri arasında ilk kez sağ-sol çatışmaları yaşanmasına neden olmuştu.
ABD’nin 6. Filo’sunun Türkiye ziyareti, öğrenciler arasında kanlı sağ-sol savaşının miladı olmuştu. 1968 olaylarını tetikleyen, üniversite işgallerinden çok ABD’nin 6. Filosu’na karşı, gençlerin başlattığı mücadeleydi. Bu nedenle ziyaret, Türkiye’nin kaderinde dönüm noktalarından biriydi. O dönemde, ABD’yi küstüren komünist, komünist de ABD karşıtıydı. Ziyaret nedeniyle başlayan protestolar sonrası, polisin karargaha dönmüş bir öğrenci yurdunu basması sonucu bir öğrenci ölmüş, bu olay, gösterileri daha da büyütmüştü. 16 Şubat 1969 tarihinde İstanbul Bayazıt Meydanı’nda ABD’nin 6. Filo’sunu protesto etmek için 76 gençlik örgütü toplanmıştı. En önde Türk bayrağı, arkada şu pankartlar vardı: “Geldikleri gibi gidecekler”, “Emperyalizm ve yerli uşaklarına karşıyız”, “Rezil coni bir daha gelme”, “Amerikan iti toprağımızda havlayamaz.” Beyazıt’tan başlayıp Taksim’de sona erecek olan anti-emperyalist, bağımsız Türkiye miting için işçiler, öğrenciler toplanmaya başlarken, aynı saatlerde Beyazıt Camii ve Dolmabahçe Camii doluyordu. Fakat bu sefer Amerikan muhiplerin sayısı oldukça artmıştı.
Provakasyon
Bugün Gazetesi’nden Mehmet Şevki Eygi; “’Büyük fırtına patlamak üzeredir, Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekün savaş kaçınılmaz hale gelmiştir... Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tespihimi çekerim... Etliye, sütlüye karışmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak!.. Onlarda taş, sopa, demir, molotof kokteyli mi var? Biz de aynı silahları kullanmaktan aciz değiliz... Cihat eden zelil olmaz. Sağ kalırsa gazi olur, canını verirse şehitlik şerefini kazanır” şeklinde provakatif yazılar yazarak olayların büyümesine zemin hazırlamıştı. Sağ ve sol görüşlü öğrenciler, meydanda karşılaşmış, tarihe ’Kanlı Pazar’ olarak geçen olaylarda 2 kişi ölmüş, 200 kişi yaralanmıştı.
‘Sokağa dökülmekle halledilmez’
6. Filo resmi yetkililerce İstanbul’da 21 pare top atışıyla karşılanmıştı. O dönemde, Süleyman Demirel’in liderliğini yaptığı Adalet Partisi iktidardaydı. 1965 seçimlerini yüzde 53’lük bir oy oranıyla kazanan Demirel Hükümeti, 68 öğrenci olaylarıyla sarsılmıştı. Olayları “hür olan memleketlerin işareti” olarak nitelendiren dönemin Başbakanı Demirel, 22 Mart 1969’da düzenlediği basın toplantısında, “1960 modeli olayların tekrarını hayal edenler var. Ellerinde kronometre, hükümetin meşrutiyetini kaybetmesini bekliyorlar” diye konuşmuştu. Demirel, ilerleyen ta-rihlerde olayların yayılması üzerine, sıkıntılar yaşandığını belirterek, “Sokağa dökülmekle hiçbir mesele halledilemez” demişti.
Hoşgeldin denizci!
Bu arada, Atatürk’ün emperyalistleri İzmir’de denize dökmesinden sonra, Batının kanlı çizmesi ilk kez Demokrat Parti’yle Türkiye’ye girmişti. ABD’nin, Tükiye’nin dış politikasında neredeyse tek dayanak noktası haline gelmesi 1950’li yılların başına rastlar. Türkiye’yi NATO’ya sokan DP’nin, Missouri Zırhlısı’nı İstanbul’a davet etmesi, Türk tarihinin kara bir günüdür. Missouri, Amerika’nın en önemli ve meşhur gemilerinden biriydi. Japonya’nın teslim anlaşması bu zırhlıda imzalanmıştı. 1946’da vefat eden ABD Büyükelçimiz Münir Ertegün’ün naaşını getirmişti. Buraya kadar herşey normal. Ancak, ziyaretin bizim açımızdan dramatik bir yanı vardı DP iktidarının emriyle, İstanbul’da gazinolar ve genelevler boyanır, tüm kent süslenir, ABD askerlerinin İstanbul’u kirletmeleri için her türlü hazırlık yapılır. Genelevin duvarlarının beyazlara boyanması ve üzerine de İngilizce “Hoşgeldin denizci” yazılması hâlâ hafızalardadır.
|